2 Eylül 2017 Cumartesi

Kefe

Kantarın topuzu ağır mı ağır!
Dile kolay yaşamak
Geçmiş, gelecek ve şimdi.
Yüreğimin taa içine bak,
Göreceksin:
Parmaklıksız hapishanede
Nasıl da yaşıyor mahkumlar.
Bir kefede benim öbür kefede zamanlar.
Sallanıyor tik tak tik tak, çarpıyor sarkaçlar.
Düşün mü?
Sus mu?
Konuş mu?
İç çekişlerim boşuna
Saliselere bölünüyor hayatlar
İçinde kücük rengarenk konaklar
Bir kefede benim öbür kefede mekanlar.
Beyaz kefene sarılıyor umutlar.
Akıllar çekiyor ayakların ızdırabını.
Bir resim iç cebimde,
Nemli gözleriyle gülümsüyor,
Neşeli şarkılar mırıldanır gibi.
Göğe bakıyorum:
Yıldız adında kandiller asılmış.
Bir kefede benim öbür kefede asuman.
Ağarmış şakaklarda gün batımı dökülüyor tek tek:
Dur mu?
Git mi?
Say mı?
Buradan adam mı çıkar yoksa ceset mi?
Bilinmez dehlizli boşlukta,
Sarsılıyorum:
Raylar üstünde cenazeler.
Bir kefede benim diğer kefede tabutlar.
Bırak düşsün yıldızlar.
Giden trenleri bırak.
Rüyada dalgın bakışlar,
Çok zemheri görmüş,
Bırak!
Yalım yamalak yaşamlar
Çok denklem çözmüş
Bırak!
Haykırmalar boşuna,
Bırak!
Görüyorsun:
İşte cellatlar kesiyor tezkereyi
Bir kefede benim diğer kefede kılıçlar
Ama sen başkasın
Sen durusun duru:
Zamanda mekanda asumandasın
Tabutlar kâr etmez
Kılıçlar kesmez
Kalbimdesin!
Işıksın sen ışığımsın:
Kalbimdesin işte,
Bir kefede benim diğer kefede kefeler...
02/09/2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaşamak

Hani beklentisiz buluşmalardaki gibi Önünde yakamozların oynaştığı, Herkesin gittiği bir kafede Göremeyeceğin kadar masum Algılayamayac...